Saat 11:30 da Masaüstü Yayıncılığı dersim vardı, bölümün zorunlu dersi... Salona girdiğim gibi ön sıraların kendilerini "komik" sanan bölüm arkadaşlarım tarafından doldurulmuş,tabiri caizse işgal edilmiş olduğunu gördüm. Gidip en arkaya oturdum ve sıraların arasından geçerken "sanki en öne oturacaktın Mimi,neden kızıyorsun anlamadım" diye saçma bir iç monolog yaşadım...
Arka sırada yine bir şeyin bildirisi vardı.Okudum ama hiçbirşey hatırlamıyorum... Ders başlamadan salonu terk edip, karşıma çıkan ilk salonun kapısını tıklatıp içeri girdim... Ama önce neden salonu terk ettiğimi söylemem lazım sanırım. Düşününce saçma geliyor belki yazınca bir anlam kazanır, bilmiyorum okuyucu deneyeceğim işte...
Salona gelip kendine yer seçen ve gidip gözüne kestirdiği o yere oturan 2 kişi ilişti gözüme. Diğer sıraların üzerine basarak, seçtikleri yere gidip oturdular sevgili okuyucu. Bir mana veremedim bende ama manyak üzüldüm bir an. Neden o sıraların üstüne basmışlardı, dertleri neydi? Birazdan yeni birileri gelecek ve o üzerine bastıkları sıraları gözlerine kestirecek "işte bu, bu sırayı beğendim, burayı seçtim" diyecek ve gidip oraya oturacaklardı belki... Çok kızdım okuyucu anlatamam, ağzımı açıp bir laf edemececek kadar sinirlenmiştim, zaten birşey söylemezdim de, bananeydi değil mi, onlarla aynı salonun havasını solumak istemedim ve çantamı kaptığım gibi kapıdan çıktım...
RST'nin Radyo Programcılığı dersi verilen salonun kapısı çıktı karşıma ve içeri daldım. Yanına oturduğum, elindeki PSP (PileySiteyşınPortıbıl)ile oynayan kızın aksine ben not aldım, herkese imza kağıtları dağıtılırken ben "boşuna aramayın benim adım yok, ben bu dersi almıyorum" dedim. Şöyle bir dönüp baktılar bana ve sanki biraz rahatsız oldum, anlayamadım acaba giydiğim bluzun önü çok mu açıktı?
Yanıma gelen Cem Hoca "Sanırım gazeteciliktesiniz, yanlış olmuş sizin dersiniz diğer salonda" deyip, "Evet biliyorum ama ben burda olmayı tercih ediyorum" cevabımı dinledikten ve gülümseyip yanımdan ayrıldıktan sonra, sanki daha bir eğlenceli anlattı dersi..
Şimdi fark ediyorum hiç birşey olmuyor şu okulda, tüm hayalgücümü,yaratıcılığımı köreltiyor bu okul. Attığım başlıklara sahip çıkamıyorum, düşüncelerim öksüz kalıyor. Metrodaki müzisyenleri bile dinlemiyorum artık, çok sıkıcı geliyorlar. Levent çıkışındaki o trenleri çalmadığım için de hala çok pişmanım.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Her Şey Yerli Yerinde
Babam öldü. (şekere bağlı kalp yetmezliği -covid nedenli- babam şeker gibi adamdı zaten) Yeğenim doğdu. (kendime teyze diyorum, hiç zorlanma...
-
Mart; pisileri dama göçermiş. Yoldan geçen adam yakacak kürek arıyor. Adet yerini bulsun diye. "yine çook eskilerden bir hey corç"...
-
Peki biz 2 gün boyunca ne yapacaktık bilgisayarsız. Bizler bağımlıydık o alete. Evde yapacak bişi de yoktu. Laptop ablamdaydı, ablam okulday...
3 yorum:
okul işte lan ne bekliyon. yaratıcılık ölüyo orda. bak bizim dramaya. "insan kılçığıııı" nerde sanat nerde?
Diplomayı alana kadar sabretcen, başka yolun yok gibi.. Gözlerimi kaparım, işimi yaparım mode: ON
Eheheh bakalım Cem bey, haklısınız... Ayrıca "Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım" baya güzel bir oyundu yaw... Birileri sahnelese de gidip izlesek tekrar...
Yorum Gönder