Sonunu ben yazmak isterdim dediğim o kadar çok kitap okudum ki… Ve sonunu ben çekmek isterdim dediğim o kadar çok film izledim ki… Belki benim sonlarım daha hoşlarına giderdi insanların, kim bilir belki de aynı sonları yazardım yine.
Tam da yaşamak istediğim şeyler, yapmak istediğim hareketler, gitmek istediğim yerler,zamanlar, mekanlar, şekilller… Tam da kurmak istediğim hayaller… Birlikte olmak istediğim kişiler… Sevmek istediklerim, görmek istediklerim, bilmek istediklerim… Hepsi burdalar… Tam içimde, hissetmeye yakın bir yerde… Canın yandığı, sevginin bulunduğu, umudun olduğu, takıntıların özgürlüğe dönüştüğü bir yerdeler… Tam içimdeler.
Hiçbir filmde, kitapta ya da bir şarkıda, ya da sadece akıp giden notalarda, size ait birşeylerin olduğunu hissettiniz mi? Sanki sadece sizin bildiğiniz o duyguları, korkuları, sevinçleri hatta kokuları ve tatları… sanki biri gelmiş de size fark ettirmeden içinizden çalmış ve getirip hiç beklemediğiniz bir an da önünüze koymuş gibi hissettiniz mi? Siz hiç alakası olmayan bir zaman dilimini tüketirken, bir an da tüm eskiler, korkular, kayıplar, üzüntüler, haykırışlar, sevinçler, kahkahalar, aşklar… yani iyi veya kötü olsa da karşılaşmak istemediğiniz herşeyin bir an da önünüze serildiğini hissettiniz mi? Yani siz hiç kendinize hazırlıksız yakalandınız mı? Ve tüm bu saydıklarımı tek bir saniye içerisine sığdırabildiniz mi hiç?
Dünya’nın öbür ucunda da olsa, bulunduğunuz zamanın yüzlerce yıl öncesinde yaşamış da olsa, hiç tanımadığınız insanların sizinle aynı duyguları paylaşmış veya paylaşıyor olmaları, aslında herkesin söylediğinin aksine bu dünyada sandığınız kadar yalnız olmadığınız anlamına gelir. Ve sanırım yalnız olmamak, hayatta sahip olabileceğiniz en değerli şeydir.
Başkalarıyla aynı duyguları paylaşıyor olduğunuzun ve aynı kelimelerle konuştuğunuzun farkına varabilmeniz dileğiyle… İyi yaşamalar…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Her Şey Yerli Yerinde
Babam öldü. (şekere bağlı kalp yetmezliği -covid nedenli- babam şeker gibi adamdı zaten) Yeğenim doğdu. (kendime teyze diyorum, hiç zorlanma...
-
Mart; pisileri dama göçermiş. Yoldan geçen adam yakacak kürek arıyor. Adet yerini bulsun diye. "yine çook eskilerden bir hey corç"...
-
Peki biz 2 gün boyunca ne yapacaktık bilgisayarsız. Bizler bağımlıydık o alete. Evde yapacak bişi de yoktu. Laptop ablamdaydı, ablam okulday...
1 yorum:
bu yazıyı okuyacak azmi kendimde buldum ve okudum. güzel yazmışsın, içine bir kaç ideolojinin kusmukları yerleştirilmemiş yazılar görmek artık gittikçe zorlaşırken rahatlatıcı bir yazı olmuş. bende meme kanserli bir kritikçi.
aynı duyguları paylaşmak, aynı kelimelerle konuşmak insanı ne kadar rahatlatabilir? paylaşmanın rahatlatma duygusuyla etkisi olabülür. bikause neden kimse toplu kıyma maruz kalmış insanlarla o acıyı paylaşmak istemez?
bir kitaptan alıntı;
bir kadeş eli bile rahatlatmaz insanı karanlıkta, duvarın dibinde.
Yorum Gönder