Babam; kitaplığından yürütüp üzerine yüzsüzce kendi adımı yazdığım kitaplarını benim kitaplığımda bulsa geri alır mı acaba çok merak ediyorum... Herhalde umrunda olmaz, umarım olmaz...
Onun umrunda olsa benim umrumda olmaz...Herhangi bir durum zuhur ettiğinde, konuyu farklı yönlerden ele almak gibi bir fikir var aklımda. Ya başkasını suçlayacağım (ki bunu kişiliksizliğime yediremiyorum) ya da suçu paylaşması için ablamla yapmış olduğumuz anlaşmayı su üzerine çıkaracağım. Dün -ya da öncesinde ya da daha daha öncesinde- evdeki kitapları paylaşırken(ki paylaşmaktan çok hangisi kimin kitabı diye isim yazarken -ki bu yapılması gereken birşey çünkü yakın zamanda hepimiz aynı evde oturuyor olmayacağız-)arada elimize gelen babamın kitaplarından bazılarını babama bırakma -yani sahibine bırakma- fikrinde olamadık. Bir türlü anlaşamadık. Ben biliyorum ki o kitapları - D.E.E.G.H.ve T.E.E.G.H.- bu evde bıraksam ablam ben bakmazken onları kendi kitaplığına alacaktı ve üzerlerine baş -harfleri büyük olmak suretiyle- isimlerini ve soyadımızı yazacaktı...
Aslında bütün suç yine bende, elime aldığım o kitaplara bakıp, iki tane oldukları ve birlikte büyümüş abla-kardeş mantığını ve alışkanlığını kafamdan silip atamadığım için, bir paylaşma iç güdüsüyle hareket ederek ablama dönüp "biri sende kalsın" dedim ilk olarak, aslında eminim ablamın aklında o kitapları almak gibi bir düşünce bile yoktu. Ben soktum aklına, o güzel güzel oturmuş "bu senin mi? sorularıma evet hayır diye cevap verip bilgisayarıyla tık tıklamaca oynuyordu. Ama demek ki içten içe düşünmüş olmalı ki "onlar babamın kitapları mahmutcuğum" diyerek beni uyarmak "sakın onlarıda diğer aşırdığın kitapların yanına alabileceğini düşünme" demek yerine, uzun uzun kitaplara bakıp "Hmm... Fark etmez." dedi. Ne demekse fark etmez. Herşey fark eder bu dünyada. Kararsız ben bu sende kalsın bu bende diye ikileme düştü tabi ki de... Birini açtım içinde Garcia ve kafasındaki mavi kuşu, diğerini açtım Şeker Hanım'ın annesi..... Lanet olsun diyordum içimden hangisini almalıyım... Karar veremedim bir türlü..
Garcia ile 6 yıllık bir geçmişimiz vardı, ondan esinlenip neler neler yazmıştım kompozisyon ödevlerime, sistemi nasıl kandırmıştım. Diğer yanda Şeker Hanım'ın annesi ve balık yağ şişesi... Başıma ağrılar girdi ama dayandım. Çözüm; abla insanından geldi "yazı-tura atalım" "ovvv" dedim evet işte ilahi çözüm. Sarı renkli bir maden parcası işimizi görür. Çok sevindim çok mutlu oldum çünkü hiç kaybetmedim yazı-tura da...
Anton geldi aklıma "sadist pislik tura ile kaybetmişti tüm zevki" diye düşündüm ve "tura" dedim daha parayı hava boşluğuna savurmadan... Ve ilk kitabı ben kazandım... Sonra Alex geldi aklıma "onun yazı-tura olayı olmamıştı hiç ne alaka" dedim ve yine tura dedim ve yine kazandım...
Zafer turu atamadım koşup zıplayamadım ablam sırıtıyordu çünkü, kaybetmenin zevki de varmış demek ki dedim. Sonra ismimi yazarken birini ona vermek hissi geldi geçti içimden hatta veriyordum tam ama baktım Garcia ve mavi kuşu ağlıyorlar dayanamadım onlarıda yanıma aldım...
Tabi ben böyle ruhsal fırtınalar yaşarken ablam hiç tiklemiyordu olayı umrunda bile değildi... Çok bozuldum çok,tebrik edebilirdi...
Adımın altına "Z" harfine benzer bir soru işareti koydum, her baktığımda aklıma oyuncak zaferim gelsin diye..
Babam kitaplarının eksildiğini fark etmeyecek sanırım....
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Her Şey Yerli Yerinde
Babam öldü. (şekere bağlı kalp yetmezliği -covid nedenli- babam şeker gibi adamdı zaten) Yeğenim doğdu. (kendime teyze diyorum, hiç zorlanma...
-
Mart; pisileri dama göçermiş. Yoldan geçen adam yakacak kürek arıyor. Adet yerini bulsun diye. "yine çook eskilerden bir hey corç"...
-
Peki biz 2 gün boyunca ne yapacaktık bilgisayarsız. Bizler bağımlıydık o alete. Evde yapacak bişi de yoktu. Laptop ablamdaydı, ablam okulday...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder