.
.
.
Beşiktaş'a geçiyorum motordayım. Sırt çantamı ayaklarımın arasına almışım, ellerim cebimde sağa sola bakıyorum bön bön. Karşımdaki sıralardan 2.sinde çok güzel bir kız oturuyor, üstü başı pek bir özenli, saçları fönlü, makyajı pek bir hoş, boynuna şu atkı/fular karışımı tam adını bilmediğim şeylerden dolamış, mavi renkli... Mini etek giymiş uzun ve güzel bacakları meydanda, bacaklarını toplamış hanım hanımcık duruyor.
Kıza bakıp içimden "ne güzel yahu maşallah tüüi tüüii tüüü" diyorum. Hayran kalınmayacak bir zerafet değil çünkü. Ne güzel yaratıklar var diye düşünüp müziğimi kısıyorum, motorun hareket etmesini beklerken camdan bakıyorum. Aklımda "otobüse mi binsem minibüse mi,tarafik ne durumdadır acaba" soruları var. Bu arada motor hareket ediyor iskeleden ayrılıyor. 2-3 dk. kendi kendime takılıp yanımdaki çocuğun ders notlarına bakıyorum falan. Sonra dönüp o kıza doğru baktığımda şok oluyorum. Saniyesinde "aman ne güzel kızcağız, maşallah" düşüncelerim tuzla buz oluyor, kafamda yarattığım imaj yerlebir! Beynimden kırılan cam sesleri geliyor hatta, o derece.
O çok beğendiğim güzel kız deli gibi tırnaklarını yiyor çünkü. Sağ elinin işaret parmağı ağzında geziniyor. Bazen elini döndürüp farklı şekillerde ısırmaya çalışıyor lunulasını, daha iyi kemirebilmek için pozisyon arıyor. Arada durup tırnağına bakıyor "acaba neresi kaldı kemirmediğim" diye düşünüyor belli. Bunu benden başka fark eden var mı acaba merakıyla etrafıma bakınıyorum, yanımdaki çocuk notlarını okuyor hala, diğer tarafımdaki bayansa zaten nerde olduğunun bilincinde bile değil gibi...
Müziğimin sesini açıyorum. Kalın sweet montumun kapüşonunu geçiriyorum kafama, gözlerimi kapatıp beynimi çalan parçaya veriyorum. Jack Black bile silemiyor o mide bulandırıcı görüntüyü, üzülüyorum.
19 Kasım 2008
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Her Şey Yerli Yerinde
Babam öldü. (şekere bağlı kalp yetmezliği -covid nedenli- babam şeker gibi adamdı zaten) Yeğenim doğdu. (kendime teyze diyorum, hiç zorlanma...
-
Mart; pisileri dama göçermiş. Yoldan geçen adam yakacak kürek arıyor. Adet yerini bulsun diye. "yine çook eskilerden bir hey corç"...
-
Peki biz 2 gün boyunca ne yapacaktık bilgisayarsız. Bizler bağımlıydık o alete. Evde yapacak bişi de yoktu. Laptop ablamdaydı, ablam okulday...
3 yorum:
Ofiste benim de tam karşımda var ondan bir tane. Evire çevire, döndüre döndüre yiyor sanki haşlanmış mısır dişler gibi. Fena fenaaa!
nefret ediyorum tavuğun mısıra yaptığını bunlar kendi tırnaklarına yapıyorlar. izlerken daha felaket. büyük bir savaş veriyor abla orda, tırnak kopmadıkça rahat edemeyecek, psycho bakışlarıyla tırnağını inceliyor, olmadığını görüp daha derin bir hırsla tekrar işine koyuluyor. gözlerini bir noktaya dikip deli bakışlarıyla didikliyor. bunun bir de tırnak yanındaki etleri yiyen cinsleri var onlardan daha çok korkuyorum, tırnaklarının yan tarafları hastalıklı gibi duruyor, bak yine aklıma geldi >.<
"O An" tadında anlatmışsın. Ve Jack Balk yazmışsın. =)
Yorum Gönder