15 Haziran 2007
bir parça akşam güneşi...
hangi aşk bu senin bana anlattığın,kavrayamadım... gözleri kapalı dinlemek kulaklarıda kapatmaya eşdeğer sanırım... ya da duymamak için bazı şeyleri kafanın içinde konser vermek,gözlerinin önünde can çekişen gökkuşakları hayal etmek... o küçük balıklara ne olacak acaba, gökkuşağına kızgınlar mı hala... beni öldüren şey gökkuşağı olsa ben kızarmıydım ona... dilini anlamadığım şarkıların ruhumu ağlatması,dans ettirip zıplatması, kafamdan uydurduğum bir deli saçması belki de... piyanoya mı yoksa tuşların havada asılı oluşuna mı hayranım yıllardır... etrafta beni seven kimse yokken kör kütük aşık hissetmemin, sabahları uyku sersemi havaya günaydın dememin nedeni ne... duymak istediğim tek şey deli gibi çalan bir keman, bana bağıran bir ses ve içimdeki bu koşma isteği... amaçsız olmak bir amaç olamaz mı... kuralları kim koydu ve kim öğretti bana bunları... soru işareti olmayan sorularımın olması aptallığım başlıca nedeni... sırf içimden gelen bir ses karşıdan gelen o kişiye sarılmamı söyledi diye sarılsaydım o anda ona... onu bulmuş olurmuydum acaba... gözüme kaçan güneş benden başka kimsenin içini ısıtmıyor demek ki... herkes siyah camların ardında yaşamayı seçerek aslında beni cezalandırıyor... güneş hep beni yakıyor çünkü o sadece beni seviyor... ve işte çan sesleri ve cırcır böcekleri... amacı sadece yaşamak olanlar için amaç sadece yaşamış olmaksa eğer... sen devam et anlatmaya...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Her Şey Yerli Yerinde
Babam öldü. (şekere bağlı kalp yetmezliği -covid nedenli- babam şeker gibi adamdı zaten) Yeğenim doğdu. (kendime teyze diyorum, hiç zorlanma...
-
Mart; pisileri dama göçermiş. Yoldan geçen adam yakacak kürek arıyor. Adet yerini bulsun diye. "yine çook eskilerden bir hey corç"...
-
Peki biz 2 gün boyunca ne yapacaktık bilgisayarsız. Bizler bağımlıydık o alete. Evde yapacak bişi de yoktu. Laptop ablamdaydı, ablam okulday...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder