16 Mayıs 2009

Yolda yürüyoruz...

...sağımda tanıdığım insanlardan biri var falan, kaç zaman olmuş görüşmemişiz, öyle yürüyoruz hani amaç yok, vakit geçsin... Yaz gelmiş işte , normal olarak masaları kapıların dışına çıkan kafelerde bir sürü güzel insan oturuyor. Kahkahalar almış başını gidiyor vs. bir konuşma geçti aramızda daha çok takışma-atışma gibi birşey aslında. Şöyle birşey hatırladığım cümleleriyle;

- şu gördüğün insanlar var ya aslında hiç biri orda oturdukları için rahat değiller.
- nerden anladın?
- anlamak için çaba sarf etmeye gerek yok ki, onlar da statüleri soyadları ne olursa olsun sıradan basit insanlar ve hepsi de tabaklarındakileri yerken veya minik fincanlarındaki tadını aslında hiç sevmedikleri filtre kahvelerini içerken sadece dışarıya iyi görünmeyi amaçlıyorlar. o yüzden gözünde boyutsal matematiğin sınırlarını zorlayan ve insan yüzünün okunaklığını zorlaştıran o gözlüklerden takıyor o kadınlar ve yine aynı şekilde her 10dk.da bir sanki bir yere yetişeceklermiş gibi pahalı saatlerine bakıyor adamlar. dikkat çekmek için hepsi.
- eee?
- ee derken?
- eeee diyorum eee?
- yani aslında hepsi olmak istedikleri veya olmak zorunda olduklarını hissettikleri kişilerin kılığına girmiş sahte tipler.
- bu mudur yani abicim bu mudur?
- ne midir lan!
- bence senin acilen bir lisenin kapısından içeri girip beden eğitimi dersine falan katılman lazım dar alanda kısa paslar sotadan kornerler falan iyi gelir sana, beton üzeri çift kale ha ne dersin...
- oooo ama kalbimi kırdınız matmazel.
- ya bi siktir git abicim, sana ne lan kimin ne gibi bir tavır takındığından ninem misin sen?
- ahaha sinir yaptı, ne düşünüyorsun söyle bak dinliycem harbi dalga da geçmiycem.
- siee.
- ahahahahaha.
- boyutsal matematik diye bişey de yok sallama bi tarafından.
- var.
- boyutsal analiz o, boyutun matematik hesabı olur sadece.
- fizikte senden iyiyim tartışmayalım.
- eh Einstein bile
kozmolojik sabiti anlamada hata yapmıştı.
- senin kozmolojik sabiti bildiğine inanmamı beklemiyorsun herhalde.
- eh
Salma Hayek'in göğüslerinin silikon olmadığına da inanmıyordun sen.
- kafamı karıştırmaya çalışıyorsun değil mi?
.
.
.
Sonra bu devam etti böyle en son susadık, bizde gidip oturduk o kafelerden birinin dış mekan masasına ben soda içtim o bira söyledi. O an kendimce başka bir şeye kızgın olduğum için fark etmemiştim ama bugün aynı yerde aynı manzarayla karşılaşıp hala aynı gözlükleri ve saatleri görüp, eşyanın insan üzerindeki ezici üstünlüğünü, insanın eşyaya kendini ezdirdiğini ve eşyayla başklarını ezme isteği içinde olduğunu görünce...

O değil acaba biz mi onlar gibiyiz yoksa onlar mı aslında bizler gibi, bu ne yaman çelişkidir a dostlar!

________________________________________________________________

Yanımdakine diyorum ki;
- bana ne lan hatta herkese ne. kim ne yaparsa yapsın deyip sonra herkesin bilmem neyine kulp takmıyor mu millet. ne anlamı var o zaman özgürlükçüyüz biz diye naralar atmanın. kimi kandırıyorsunuz. hepinizin özgürlüğü bir başkasının burnunun ucuna kadar. oturun oturduğunuz yere yani kime bu artistlenmeler aşmış insan, evrimin yeni halkası ayakları falan...
- yavaş amk, müzik dinliyoruz şurda.
- sesini aç lan sende benim müzikçalarım zaten o, kime dayılanıyorsun!
- köpeği üstüne salarım!
- senin köpeğin yok.
- olsaydı üzerine salardım.
- ...... bazen gerçekten tüketiyorsun beni, müziğini dinle.
- peki.
Çıkarımlarımın iplenmediği ortamlarda hayatımı geçiriyorum ve bu bana çok koyuyor harbi...

________________________________________________________________

i love you c-mix. sen benim herşeyimden biraz daha az birşeysin ama ona yakın birşeyimsin.
________________________________________________________________

- hanımefendi poşetinize bakabilir miyim lütfen?
- neden çok mu beğendiniz.
- anlamadım.
- hea içine bakacaksınız bomba falan var mı diye tamam tamam.

HIII NE BOMBA MI DEDİ BOMBA MI VARMIŞ!

Bayılıyorum; alışveriş merkezi girişinde elimdeki kitap poşetine bakmak isteyen görevlinin ne dediğini anlamamış numarası yapmaya ve arkamdaki güruhun sarf ettiğim cümelnin içinden sadece "bomba" kelimesini duyup heycan yaratma girişimlerine.

- Chuck Palahniuk bu, bomba etkisi yapar bence, burda kalsın çıkarken alırım sorun değil.
- buyrun poşetiniz hanımefendi.
- seni biliin bacım.

________________________________________________________________

- polis çağırın izinsiz eylem var!
- hani nerde ya?
- işte orda.

(ortaköy sahil, güvercinler toplaşmış hep bir gagadan guhuhguhuhuguhughu diyorlar)

- kırmak da istemiyorum ama asla iyi bir nüktedan olamayacaksın.
- bu sıcakta bu kadarı Mimiciğim, idare et.
- şimdi de "idare edemem anne idare edemem, idare edemem" dememi bekliyorsun değil mi.
- bence kalbimi kırdığına değmiyor. gerçekten...
- adını vermeden rezil edeceğim unutturma.
- tabi.

5 yorum:

Adsız dedi ki...

...kafka'nın , Lacan'ın sessiz ortaklarından, yani bahsi neredeyse hiç geçmemiş işbirliçilerinden/ilham kargalarından biri olduğunu analtırken Mladen Bolar, derki Kafka'da 'the Real'(gerçek gerçek) ve 'the Symbolic' daima iç içe okutur kendini, yani hem 'harici müdahil'dir, hem de 'dahili haricî'dir bu iki kavram, içiçe örülüvermişlerdir. Bu noktaya parmak basmadan önceyse, Yasa'nın( the Law), biz ademoğulları vû havvakızlarını hem içine aldığını ama bir anda biz bu Yasa kardeşin üstünde/dışında kendimizi kanun koyucu olarak bulup da, bu Yasa'yı durdurabildiğimizi, şekillendirebildiğimizi parmaklıyor. Diyeceğim o ki, hattâ hadi Tanpınar desin, 'ne içindeyim zamanın/ne de tam olarak dışında' belki de zaman ve mekâna indirilmiş her sosyal (!) durum(in situ) ve düşünen hayvan için geçerli bu. Kafka'nın karakterleri hep bir kurbandır kendince. Homos saceris.. Diyeceğim o ki, kalabalıkta yanımda biri yokken rahat hissetmiyorum, adam gibi yürüyemiyorum, hattâ nefes dahi alamaz oluyorum kimi zaman, evet fiziken. Diyeceğim o dur ki, o gözlüklere ihtiyacım var, Swatch saatim de var ama reddediyorum gözlüğü. Kafam allak bullak..

(Süper)Cem dedi ki...

"- polis çağırın izinsiz eylem var!
- hani nerde ya?
- işte orda.

(ortaköy sahil, güvercinler toplaşmış hep bir gagadan guhuhguhuhuguhughu diyorlar)"

asmdfasd bence gayet eğlenceli hacı. ben güldüm şahsen. orada olsam da gülerdim. ama ruh halime göre tabi. yeri gelir ne diyorsun lan! deyip adamın üzerine de yürüyebilirim. hassas bir espri şeklidir bu tür geyikler...

kişilere ve kişiciklere takmak normal bence. ben şahsen seviyorum bu mevzuyu. takıyorum, takılıyorum, kendime bakmadan eleştiriyorum. ama kendime de bakıyorum. sonuç olarak memnunum bu eleştiren, ota boka takan tiplerden.

Phaedrus dedi ki...

istanblue sade eşliğinde chuck okuyorum ayağını denk al won(d)ka (yazı hakkında yapılacak bir yorum bulamayan blogger ın dayılanma çabaları chapter 3).. çok kusmuk-sal analizler bunlar, sevdim.

itssohotforme_erdem dedi ki...

çok doğru düşünmüşsün.daha önce hiç kimsenin aklına gelmemiş şeyler yazacaktım ama zamanım kalmadı. hatta gülben ergende çok doğru düşünmüş gülmende yeterdi geri dönmem için hayata.

http://www.dailymotion.com/relevance/search/giden+g%C3%BCnlerim+oldu/video/x98qdz_gulben-ergen-giden-gunlerim-oldu-20_music

öptüm canım seni
son 075 buralarda bi laf var
bitmeyor gardaş la

Adsız dedi ki...

neden olmasin:)

Kırlangıç Sorunu

İki yıldır ormanın ortasına inşa edilmiş güzel bir sitede yaşıyorum. Neden ormanın ortasına inşa edilmiş güzel bir sitede yaşıyor...