"bazen karşımdaki insanla konuşurken içsel düşüncelerime dair bir soruyla karşılaştığımda "yok sana söylemem" demek yerine, mantıklı şeyler söyleyip gerçek düşüncemi belli etmeden olayın içinden çıkmak isterim.
işte bu pozisyonda emin olamam anlaşılmak istediğimden. beni anlasın mı anlamasın mı, hangisi işime gelir bunun muhasebesine düşerim.
yani konuşmak bazen anlaşılmama işlevini de gerçekleştirmeye yarayabilir."
demişti bir arkadaş, kelimesi kelimesine.
Aynı şeyi yaşayınca, deli deli sırıtmışım bir an. Öyle dediler... Anlatmadım bittabi neden sırıttığımı. Yukarıda yazan şeyi uyguladım yine =)
Kopup gitmeler yaşıyorum böyle anlarda, hiç iyi olmuyor. Yani eskiden sorun olmuyordu. büyüdükçe tanıdığın insanlar ve yaşadıklarının yoğunluğu değişiyor. Böyle olunca çağrışımlar daha farklılaşıyor. Zincirleme çağrışım olayına giriyor insan. Ya da ben giriyorumdur sadece bilemiyorum. Çok can sıkıcı oluyor bazen. Çağrışımlarla kafayı bozmak bünyeme zarar vermeye başladı sanırım. Etrafımdakileri de rahatsız ediyorum, farkındayım.
"Fazla çağrışımdan öldü" diye bir adli tıp raporu istemezdim, sanırım(?) Ne yapmak gerekir ki?
Ayrıca bir de şu var ki: Üsküdar Sahilini farklı seviyorum sanki,garip bir şeklide oradaki balıkçılar daha bir sıcak kanlı, ya da her hafta görüştüğümüz için alıştılar artık bana.
Fotoğraf:Üsküdar Sahili, Bizim Memleket
ÇukurNot: Denizsiz memlekette rakı-balık yapılmaz, aman ha!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Her Şey Yerli Yerinde
Babam öldü. (şekere bağlı kalp yetmezliği -covid nedenli- babam şeker gibi adamdı zaten) Yeğenim doğdu. (kendime teyze diyorum, hiç zorlanma...
-
Mart; pisileri dama göçermiş. Yoldan geçen adam yakacak kürek arıyor. Adet yerini bulsun diye. "yine çook eskilerden bir hey corç"...
-
Peki biz 2 gün boyunca ne yapacaktık bilgisayarsız. Bizler bağımlıydık o alete. Evde yapacak bişi de yoktu. Laptop ablamdaydı, ablam okulday...
4 yorum:
Üsküdar sahilinin hastasıyız amma, ne yönetilişine, ne de son haline küfretmeden geçemiyoruz!
Gençliğim, çocukluğum geçti benim oralarda. Ergenlik zamanlarımızı o kayalarda içerek geçirdik, o yollarda yürüdük, oraların birahanelerinde izledik maçlarımızı..
Şimdi bi o kadar tiksiniyorum Üsküdar ve halkından.
üsküdarda ev bakma fikrini açtığım 10 insandan dokuzu abi orda oturursan bi ay sonra takke takmaya başlarsın deyip caydırdılar beni.
soğuk gelmekte bana oralar o yüzden
Benim de balıkçı dostlarım olsun. Ama öncelikle şu gudubet Ankara'nın karasallığından kopmam gerekiyor sanırım..
*(süper)Cem beyciğim ben Üsküdar'da yaşamıyorum,yani sadece vakit geçirmek fotoğraf falan çekmek için bulunuyorum oaralarda. Anadolu yakası sahilleri her zaman daha sakin oluyor çünkü, insanlar daha sıcakkanlı geliyor bana. Eski halini bilmediğim için küfürlerine ortaklık yapamıyorum maalesef, şimdiki hali güzel bence :D
*Güçlü bey bence öyle değil demek isterdim ama evet sahil şeridinden çıkıp biraz dolandığımda içleri ve dışları daha kapalı insanalarla karşılaştım. Amerikalı bir tarih hocam vardı (komik ama türk tarihi anlatırdı) bir kere şöyle bir cümle kurmuştu "Anadolu yakasına geçtiğim zaman sanki ülke değiştirmiş gibi oluyorum, sanki bir arap ülkesinin sömürgesinde gibi hissediyorum kendimi ve oranın havası daha bir karanlıkmış gibi geliyor bana" o laflardan sonra bana da sanki öyleymiş gibi geliyor, ama değildir yahu o kadar da(?)Değildir, değildir...
*Sevgili Buz Cevheri; balıkçılar harika insanlar gerçekten, yani Yaşlı Adam ve Deniz'i okuyup izlediğim için demiyorum, gerçekten farklı bir sabır ve bakış açısına sahip insanlar hepsi. Bi de muhabbetlerine ortak olup balık ekmek yiyorsun köşedeki kayalıklara çöreklenip, süper bir şey yahu anlatılmaz. Ankara'yı bırakıp geliniz balıkçılarımı paylaşabilirim eheh:D
Yorum Gönder