Şimdi yaşadığınız bir günü; "bugünü de dolu dolu yaşadım lan aferin bana" diye düşünmek, hatta bu düşüncenizi özellikle birileri duysun diye dile getirmek için mi geçiriyorsunuz. Hayır soruyorum çünkü var böyleleri, tanıyorum. Öyle olmayın lan sevgili okuyucular, lütfen.
*
Otobüste, minibüste, vapurda (bütün toplucana taşınma araçları işte) klasik müzik dinlemek mükemmel birşeymiş hacı. Karşındaki insanların hareketlerini notalara göre senkronlamaya çalışmak çok zevkli. He dersen ki; "sen de bi manyaklık var bence..." o da kabulum.
*
23 yıldır hayattayım, 10-11 yaşlarım arasında çay içmeye başlayıp müptelası olduğum düşünülürse, "iyi içiciyimdir" diyebilirim kendime. Bu 12 yıllık çay içme serüvenimde annemin de dahil olmak üzere aynı evi paylaştığım hiç kimsenin henüz çayımın demini nasıl sevdiğimi bilmemesi garip. Kalkıp kendi çayını kendin al demek mi istiyorlar yoksa gerçekten mi bilmiyorlar emin değilim. Kırılıyorum, sırıtma oturduğun yerden, duygusalım ben.
*
Geçenlerde sinemaya gittim. Türk filmi izledim (sinemamızı destekleyelim fikrinde olan duyarlı bir insan değilim hemen yanlış bir kanıya varma sakın, sinemaya gidince hangi filme girdiğim pek umrumda olmaz benim, gidiş amacım film izlemek değildir çünkü) filmi izlerken aklıma açıkhava sinemasına gitmiş kadınların halleri geldi. Önümde oturan hanım teyze, çocuk karakterin babasının peşinden ağladığı, gözyaşlarının sel olup aktığı bir sahnede "vah yavrum" dedi. Yanındaki diğer teyzede "ah ah" dedi. (bknz:Adile Naşit, Neşeli Günler, Küçük Ev dizi) Tam açıkhava sineması tadında bir filmdi zaten. (bknız: UMUT)
*
- Mimi tuvalete de o kulaklıklarla girmiyorsun değil mi?
- Bazen.
- Çok saçmalıyorsun.
- Neden çişim geldi diye dinlediğim müziği yarıda keseyim ki?
*
1 kutu xtrayı (ki aslında extra o, nedense şeklini şemalini değiştirip xtra diye isim yapmışlar afilli olsun diye) 1dk.'da içip kendi rekorumu egale etmiş bulunuyorum şu an. Daha hızlı içince başım dönüyor ve işin en eğlenceli kısmı da bu. Yoksa daha çok içmem lazım sarhoş olmak için. Ve inanmayacaksın ama rejimdeyim. Kalp krizi geçireceğim yoksa.
*
En küçük kardeşim bu aralar Burzum dinlemeye başladı (ki kendisiyle r&b-hiphop vs vs dinlediği için çok dalga geçmişliğim vardır) benden istedi albümleri eskileri karıştırdım çıkarıp verdim.
- Al ama fazla dinleme döverim.
- Oha neden ya!
- İçindeki öfkeni dışarı yansıttığını görürsem bende öfkemi sana kusarım tamam mı!
- Aman tamam ya, zaten bir kaç parçasını sevdim merak ettim başka ne var diye... Araştırma gibi düşün.
- Arkadaşlarına falan da dinletme tamam mı?
- O neden?!
- Ana-babalarını sarma başımıza otur kendin dinle araştır ne yapacaksan yap, tamam mı!
- Abla gerçekten çok şirret biri oluyorsun bazen, kabul et bunu.
- Çekilebilirsin Rudolph...
Lisedeyken çok salak zevklerimiz varmış lan bilek metal falan. (gerçi yine dinliyorum, arada bir sevişiyoruz) Ayrıca abi sizce de Vikernes emo boyband elemanına benzemiyor muymuş, hey gidi... (çarpar beni şimdi bu bak!) Geçelim...
*
Her türlü üniformalıya(öğrenciler dışında)gıcığım. Polis, asker, belediye işçisi aklınıza ne gelirse. Ayrıca üniformasız üniformalılara da gıcık oluyorum. Onlar da beni çok seviyor sanki.
*
Çok film indirip izledim bu ara, arkadaşlarımın önerdikleri ve rüyama girdikleri için tekrar izlediklerim... Çoğu hakkında birşey yazmamışım. (üşenmişimdir bilirsin) O filmlerle ilgili bir yazı yazıyorum, uzun oldu gibi ama okursunuz bence. O yazı bitene kadar aklımda neler varsa kısa kısa yazmak istedim, yoksa blogger arkadaşlarıma "neden yeni yazmıyorsunuz lan!" diye kızıyorken, kendi blog sayfamı boşluyor gibi görünmeyeyim değil mi? (çevir kazı yanmasın yapma bize Mimi! biz senin ciğerini biliriz...)
*
Görüşürüz esen kalın sağlık mutluluk falan.
Foto: Mutfak masasındaki ölü çiçekler.
09 Nisan 2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Her Şey Yerli Yerinde
Babam öldü. (şekere bağlı kalp yetmezliği -covid nedenli- babam şeker gibi adamdı zaten) Yeğenim doğdu. (kendime teyze diyorum, hiç zorlanma...
-
Mart; pisileri dama göçermiş. Yoldan geçen adam yakacak kürek arıyor. Adet yerini bulsun diye. "yine çook eskilerden bir hey corç"...
-
Peki biz 2 gün boyunca ne yapacaktık bilgisayarsız. Bizler bağımlıydık o alete. Evde yapacak bişi de yoktu. Laptop ablamdaydı, ablam okulday...
6 yorum:
Farklı bir insan olduğunu bilmek güzel. En azından çoğunluktan farklı olmak.. İşte bunu otobüste ve bunun gibi toplu taşıma araçlarında klasik müzik dinlerken dibine kadar yaşadığımı hissediyorum. Enterasan hisler uyandırıyor zihnimde ve bununla ilgili süper egomu tatmin ettiren bir süper cem yazısı tasarlıyordum aslında. Müzik ve Bizi Diğerlerinden Ayıran ve Üstün Kılan Diğer Milyonlarca Şey... Ha, kime göre neye göre, değişir. Bana göre ulan! derim, kendi hayat bakışımı evrensel olarak nitelendirip, süper egonun tavan yapışını izlerim. Çikolatanın süte doyduğu an...
Ne diyorum ben lan. Neyse.
Black metal falan deyince, değinmeden geçemeyeceğim. Son bir aydır eski cdlerimi dinliyorum. Özene bezene çektiğim müthiş eserler. Kendi kendime yaptığım karışık albümler falan.. Çerçevemin darlığını ve müzikal zevkimin toyluğunu gördükçe gülümsüyorum. Bugün şans eseri olarak arasından çektiğim cd balyasından Rotting Christ ve Vintersong çıktı. Ve diyorum ki, Vintersong dinlemeyeli çok zaman olmuş ve ben onları özlemişim. Güzel gruptu lan... Rotting Christ değişir ama yarın Vintersong'u tekrar dinleyeyim. Bir daha ancak 1 yıl sonra dinlerim herhalde ölmez sağ kalırsak :S
Önceden extra haricinde bira içmezdim. Sonra birşey oldu. Bir ara bozdular bunun tadını. Aldığımız extralar arka arkaya bozuk gibi çıktı -bozuk bira- Sonra vazgeçtik extradan. Sonra fıçı şişeye daldık ama şimdi yine köklerimize, depozitolu şişeye döndük. Ölesiye mutluyuz. Arada bir şarap ve tekila içerek onlarında gönlünü alıyoruz tabi. Onlarsız olur mu bu süper kardeşinizin alkolik yaşamı? Olmaz.
Geçen bi Türk filmi gördüm. Onu izlemek istedim aslında ama sonra izlemek için hiç gayret etmediğimi gördüp, hiç şaşırmadım. Hayat Var gibi bir ismi vardı sanırım. Neyse.
Sanırım susmak istemiyorum. Gidip şarabımı içip uyuyayım...
Burzum dinlediğini gördüm hehehehe.
Tuvalet husunda ben de aynıyım.dışarda iken ihtiyacımı gidermek için müziğimi hiiiç kesmiyorum.giriyorum çıkıyorum ahahahah.dünyanın en zevkli şeyi vallahi :D
Bu aralar çok film indiriyorum ama vaktim yok izleyemiyorum.İnşallah haftasonu eve kapatacam kendimi :)
Bu yazını tuttum bacım.
çay konusuna yorum yapma ihtiyacı içinde kıvranırken buldum kendimi, nedendir acep derken EUREKA! yafrim kimse sana kaldır mabadı git kendin al çayını imasında bulunmuyor fakat çayı "zift" denen kıvamda içiyorsun ki onun ayarını tutturmak zor yani... ( bu arada ben sana kalk çayını al imasında bulunabilirm çünkü şeker koyup karıştırmak zor geliyor be hacı, sen de şekersiz iç böylece sorun çözülsün tembel ruhumu daha fazla daraltma !)
ben şarkı bitmeden kalkmıyorum o klozetten. geçenlerde annem gerçekten altına kaçıracaktı da son anda sustu patti smith. bu arada uzun mimi yazılarını özlemişim ben. kısa notlar falan atıyorsun arada ama böylesi de özleniyor sevgili yarenim.. bloglarımızı unutmayalım unutanları uyaralım a.ş.
Ben yaşadığım gün dolu olunca mutlu oluyorum çünkü kırk yılın başı geliyor bu başıma! Başım ağrıdı..
Kardeşler bu "müzikte kendi zevkini bulup oturtma" sürecinde ablalara/abilere ne kadar büyük sıkıntı yaşatıyorlar değil mi :p az uğraşmadım britney spears'tan vazgeçireceğim diye :p
Yorum Gönder