21 Nisan 2012
Bir şeyler yazdım, okuyun.
1 şişe her zaman idealdir. Sadece tek bir şişe! Eğlenmek adına devam edip de gerçekten eğlenebilen biri değilmiş-mişim.... zincirleme saçmalık silsileme devam etmeden önce.
Hayır bir şey açıklamayacağım. İlk cümleden sonra kalkıp soğuk bir duş aldığım gerçeği sizi ilgilendiren bir şey değil. Ki yine de bilin diye söylüyorum. Akşamdan kalmaysanız (tenekeler, şişeler, sarılar, kırmızılar ve arkadaşlardan çalınan yudumlar...hayat güzel gerçekten!) yapacağınız ilk şey domates suyu içip soğuk (buz gibi değil) bir duş almak olsun. Sonra yaşam eski sıkıcılığına geri dönüyor.
Mutfağa gidip çayın altını yakıyorsun cebinden en sevdiğin arkadaşını (ama o seni hiç sevmiyor) çıkarıp. Peynir ve ekmek tırtıklanıyorsun ayak üstü ve gidip telefonuna bakıyorsun. Hayat böyle işte.
Uzun zamandır yeni arkadaşlar edinmiyorum ve var olanlarla da pek muhabbet etmiyorum. Bunda bir yanlışlık yok ama nedense sosyal yaratıklar olarak yaratılmış olduğumuz gibi bir yanılsamanın içine düşmüş herkes. Belli rutinleri gerçekleştirmeyince kişi kendisine bazı sorular yöneltmeye başlıyor.
1. Neden böyleyim?
2. Neden gerçekten hiç arkadaşım yok.
3. Neden hala ergenlik depresyonundan çıkamadım.
.
.
Böylece giden bir "neden ve nasıl" listesine sahip olan ben ve benim gibi olduğunu düşündüğüm (buradayım diye el kaldırmasanız bile varsınız biliyorum çünkü hiç bir his sadece tek bir insan tarafından tecrübe edilmemiştir) siz diğerleri için hayır diyemeyeceğiniz bir teklifim var!
Kendi kendine soru sormanın artık çok eskilerde kalan modası geçmiş bir şair saçması olduğunun farkına varın ve çayınıza bir adet şeker atın. (Tavsiye vermekte gayet başarılı biriyimdir.)
Bugün cumartesi ve saat çoktan 6'yı geçmiş durumda. İstanbul'un aydınlık olduğu şu saatte gidip bir şeyleri protesto etmeyi planlıyorum. Henüz ne olduğuna karar vermedim.
Pazartesi sabahı işe dönecek olduğum gerçeği canımı sıkan bir ayrıntı sadece ama girdiğim 3 adet sınavın sonucuna göre şekillenecek olan kariyerim pek de umurumda değil. İşin canımı sıkan tek tarafı gerçekten ama gerçekten mutluymuşum gibi görünmeye çalışırken ara sıra kendimi kandırmayı başarabiliyor olmam.
Dün gece eve dönerken sevgili taksi şoförümle İstanbul'un en az 3 yıl içerisinde yeni Amsterdam olacağıyla ilgili iddiaya girdim, "Amsterdam'ın nesi meşhur ki?" diye sordu sevgili taksi şoförüm ve bende "eğlenmeyi bilen insanları" deyiverdim. Aslında aklımda olan başka bir şeydi fakat o saatte henüz Levent'e bile gelememişken kendi kendime "sakin ve sahte, herkesin duymak istediği şeyleri söyle" dedim. Sonuç olarak yakında Taksim'de Amsterdam partileri verileceğini ve New York'un halt ettiğine karar verdik sevgili taksi şoförümle. Aklıma Ibiza'nın beyaz partileri geldi tabi ama kendi kendime "sakin ve sahte Mimi, sakin ve sahte..." dedim.
Henüz ne olacağına karar vermediğim protestom sonrası sabahlamak üzere yine yalnız kalmaktan korkan insanların ortak çöplüğüne gideceğim. Beklerim bir alo deyin, birlikte oturup içelim acizliğimize.
Sevgiler okuyucu.
*Tumblr'dan bulup üzerine sloganı ekledim. I owe nothing to bla bla yani.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Her Şey Yerli Yerinde
Babam öldü. (şekere bağlı kalp yetmezliği -covid nedenli- babam şeker gibi adamdı zaten) Yeğenim doğdu. (kendime teyze diyorum, hiç zorlanma...
-
Mart; pisileri dama göçermiş. Yoldan geçen adam yakacak kürek arıyor. Adet yerini bulsun diye. "yine çook eskilerden bir hey corç"...
-
Peki biz 2 gün boyunca ne yapacaktık bilgisayarsız. Bizler bağımlıydık o alete. Evde yapacak bişi de yoktu. Laptop ablamdaydı, ablam okulday...