Güzel harcanmış günlerden biri.
Laf lafı açar derler ya o cins bir muhabbetti bugün yaşanan şey sanırım. Doğru düzgün tanımadığım ve hatta yakından tanımayı da düşünmediğim bir insanla uzun uzun "her şey" hakkında konuşmak ne zamandır hissetmediğim bir rahatlık duygusuyla doldurdu beni.
O kadar kişi arasından kalkıp gitmeyen birinin olması şaşılacak ve sevinilecek bir şey aslında. Yine de tek seferlik bir şeydi farkındayım.
İlk gençik dönemlerimden geçip yetişkinlik günlerime geldiğim şu zaman içinde öğrendiğim bir şey varsa o da insanlara olduğunuz gibi görünmenin deli saçması bir film önermesinden ileri geçemediğidir.
Ama bazen bir şey oluyor ve akademik seviyeni, aile ve arkadaş etiğini, kültürel portföyünü bir kenara bırakıp sosyal maskeni çıkarıp bir köşe koyuyorsun.
Çok can alıcı bir cümleye gelmişken sıra, herkes aynı fikirdeyken sen kalkıp "hayır size katılmıyorum çünkü..." diye başlıyorsun söze.
Sonra ortam yavaş yavaş boşalıyor. Sanki öğle yemeğinden sonra sıra sigaraya gelmiş de vakit daralmış, son nefesleri çekmenin telaşında herkes... Tek tek sigaralarını masaya bastırıp izmarite dönüştürüyorlar ve çekip gidiyorlar.
Çünkü sen ait olman gereken topluluğun fikrine ters düştün. Çünkü sen görünüşüne, eğitimine, ailene, yediğin yemek içtiğin içkiye, seçtiğin işe ters düşecek bir cümle sarf ettin.
Kişisel özgürlüklerin kazanılmasının toplumları özgürlüğe ulaştıracağını söyleyen insanların yanındayken onların "doğru olan budur" dediği şeye "hayır size katılmıyorum" diyerek cevap verdin. İroni tam da bu an kullanılacak çok güzel bir kelime işte.
Bakalım ne kadar daha dayanabileceğim.
İyi kalın.
Resim: En sevdiğim ressamlardan bir olan Leonid Afremov'un Rain in Miami adlı çalışması. Sizde duvarınıza asın ki eviniz nefes alsın!