15 Ağustos 2010


Sabahın bu saatine kadar ayakta kaldığım zaman balkona çıkıyorum şimdi olduğu gibi. Takım taklavat toplamak zor oluyor gerçi ama değiyor balkona taşınmak. Bana çok sevdiğim bir şarkıyı anımsatıyor bu loş hava.

Eskiden, eski dediğim de çok eski değil, hayallerimin daha uçuk olduğu genç hatun dönemlerimde, Coldplay'in Yellow'unu dinlerken, her seferinde o cümleleri benim için yan yana getirmişler diye düşünürdüm. İğrenç bir sarışın olduğum (iğrenç sarışın olmak; beyaz tenli sarı saçlı mavi gözlü olup ilk etapta aptal sarışın genellemelerine maruz kalmak, bir gıdım güneş görünce ıstakoza dönmek akşamına acılar içinde kalıp deri değiştirmek, düzenli krem kullanmayınca çillenmek, gözlük işe yaramadığı için yaz veya kış fark etmez güneşli günlerde gözleri kısıp da yürümek zorunda kalmak vs...) için "Yellow" benim tarifimdi çünkü. Ve güneşle kan davamız olsa da aşıktık birbirimize.

Bir konserde, hatırlayamıyorum hangisi, Martin parçaya başlamadan önce alandaki insanlara şöyle seslenmişti.

- There's no excuse to be sat down on this song pleaseee you know, if you stand up we'll buy you all ice cream.

Bu cümle aklıma kazındı o an . Çünkü o kadar sevinmiştim ki... Teklifin güzelliği karşısında orada olsam sevinçten ağlayabilirdim. Bu yüzdendir ki Yellow dinleyince canım dondurma ister. Gün gelir mesleğimden doğacak olan bir şansla Coldplay'in herhangi bir elemanına rastlarsam "bana dondurma borçlusun" diyeceğim. Arkamdan "deli herhalde..." demeleri umurumda değil.

Hiç yorum yok:

Her Şey Yerli Yerinde

Babam öldü. (şekere bağlı kalp yetmezliği -covid nedenli- babam şeker gibi adamdı zaten) Yeğenim doğdu. (kendime teyze diyorum, hiç zorlanma...