30 Aralık 2008

Nöyel Baba bize de gel, liste yaptım onu vericem!

Çok boş geçirdim bu yılımı, son anda kurtarmaya çalıştım, yemedi. Bende sittir ettim okuyucu, "ne farkı var?" diye sordum, cevap alamadım. Erdem'in dediği gibi "boş koy dolar nasılsa" ne varsa boş koydum bende, dolar dolamaz belli değil, zaten önemli de değil.

Bir çok arkadaşım yeni yıl arifesinde önce parti planları yapıp sonra da tipik liste işlerine daldılar, komik ama güzel, amaç işte iyi kötü var yine de;

  • "bu yıl hayatımda olmasını istemediğim kişiler"
  • "bu yıl hayatıma girmesini istediğim kişiler(!)"
  • "bu yıl almak istediğim şeyler"
  • "bu yıl başarmak istediğim şeyler"
  • "bu yıl görmek istediğim yerler"
  • "bu yıl sonunda çıkaracağım yeni liste" vs vs vs vs.....
...herkes garip bir şekilde dilek tutma işine girişmiş, benim neyim eksik (ki fazlam bile var)

Sevgili Nöyel Baba'ya liste yaptım yılbaşı gecesi elden vereceğim kendisine.

Mimi Wonka'nın Yeni Yıl Dilekleri;

1. Bu yıl mümkünse Hugh Jackman'ın eşinden ayrılıp benimle evlenmesini istiyorum.
2.Dekanımın "Sen bize çok fazlasın git Yale'de oku." dediğini duymak istiyorum.
3.Sarkozy'nin beni ülkesine davet etmesini istiyorum.
4.Ozzfest 2009 bizim arka bahçede yapılsın ve Ozzy ile oturup nane likörü içelim istiyorum.
5. Bir pikap bir de daktilo istiyorum. Pikap Piaf'ın, daktilo da Hemingway'inki olsun.
6.Bir de BuzCevheri bana 58 model bir Cadillac alsın istiyorum, Eldorado lütfen...
7.Cumartesi ile Pazar'ın arasına 1 gün daha eklensin istiyorum.
8.Ablam kopsun gitsin bizden. (illallah dedik be!)
9. İsveç'e gidelim Martin bize içki ısmarlasın.
10. Mutlu mesut takılalım yarenlerle, forerver n' ever.

Adam gibi kar yağsın da klişeli bir yılbaşı gecesi yaşayalım, bira falan almak lazım, cipis, lebilüblü yine bira, çok bira vs. Evdeyim zaten...

Bilindik şeyler söylemek istemiyorum, nasıl biliyorsan öyle yaşa. Doğduğumuzda hepimiz özgün varlıklarızdır ama kalıplara girmiş olarak ölürüz. Sen kalıplaştırma kendini, görüşürüz azizim, canım okuyucu.



Fotoğraf: Arka bahçemizdeki akasya.

20 Aralık 2008


.
.
.

Dün gece televizyon izlerken ekrandaki silhouette şöyle dedi;

"- Cehennem sadece sevmeyi unutan insanlar içindir, önemli olan sevginin nerde başladığı."

...bunu duyunca aklıma bir fotoğraf geldi çok aradım ama bulamadım onun yerine yukarıdaki fotoğrafı koydum, mekan benzer mesaj benzer.... "- Şarap kadehine bıraktığın dudak izinde başlıyor sevgi..." diyen "yine çook eskilerden bir zamanların siyah beyaz yaşandı bittisi bir başka hey corç" geldi aklıma, çok mutlu oldum.

*Fotoğraf Güney Hindistan,Kerala, Kovalam Plajı.

15 Aralık 2008

esri!




bibap dü bap duo: tekrar doğup kastrato olmak istiyorum
mimi: önce ölmen lazım
mimi: cesaretin var mı?
bibap dü bap duo: yok, keşke olsa. az önce düşünüyordum yani en kolayı boğazımı kesmek olur eldeki imkanlarla, o da çok zor be
mimi: al sana hayatın anlamı
bibap dü bap duo: um dudum dıps tum

.
.
.

O da bizim gece lambası...

11 Aralık 2008

Bağımsız Satır Başları Vol.6

Masaüstü pc'nin monitörü sizlere ömür okuyucu. Emektar lap ile yola devam ediyoruz. Kurban bayramı sebebiyle maaile birlikte olduğumuz için zor anlar yaşıyoruz zaman zaman (ahhh o zaman -fikret kızılok severiz sevdiririz hareketi-) sıraya girip mail kutularımızı kontrol ediyoruz. Ben bir taraftan fotoğraf makinemi bağlıyorum diğer taraftan ipodu sokuşturuyorum etrafım kablo doluyor, dağılıyorum. 4 kardeş olunca zor oluyor tabi, en küçük kardeşim lise 2'ye gidiyor hani diyemiyorsun "benim işim daha önemli çocuğum git oyuncaklarınla oyna" vs yemiyor tabi. Monitör bayram sonrası gelecekmiş (ki inanmıyorum en az 1 ay geçer) zaten İstanbul'a dönmüş olacağım bana pek bir getirisi yok gibi yani.

*

Michel Fugain - Une Belle Histoire... Artık dinlemez olduğum parça ki Issız Adam denen dandik film çıkmadan önce ne de çok sever idim. Sayın Çağan Irmak kendine mahlaz yapmış bir de Irmak Çağ diye, gül ağla sonra yine gül, karmaşık duygular içindeyim.


- Issız Adam nasıl bir filmdi sence Mimi?

- Haaaa?





Yol Arkadaşım dizisinin tekrarını bulmuşuz saat gece 2 falan gibi yalan olmasın bakmadım saate;

Ablam: Bu hikaye neden böyle oldu yahu, çok saçmalamış Çağan, ara sorsana neden böyle yapmış.
Mimi: Açmaz ki telefonu ünlü oldu artık o.
Ablam: Hadi ya!
Mimi: Heee.

...şimdi şöyle ki Çağan Irmak ile ben kankayız yıllardır, ben istediğim her an onu arayıp şu neden böyle bu neden böyle gibilerden sorular yöneltiyorum o da bıkmadan usanmadan cevap veriyor bana hatta Babam ve Oğlum benim bir kaç fikrim ve Çağan'ı bu fikirler doğrultusunda dürtüklemem ile ortaya çıkmış bir eser. Ama son 1 yıldır ne olduğunu bende anlamıyorum kendisinde bir afra tafra bir kendini bilmezlik sonradan ünlü olmanın kompleksleri falan baş gösterdi. "ben yönetmenim sen yazarsın yazdığını beğenmezsem çekmem seni de çekemem" gibilerden sözler sarf eder oldu. Kısacası ünlü oldu. Issız Adam ile tamamen gözümden düştü artık kopardık bağları. O değil onun yüzünden Michel Fugain dinlemez oldum bana en çok koyan bu!

*

Az pişmiş kurban eti ile bir kadeh Kayra Buzbağ 2005 süper oluyor. Tek başına pek haz etmediğim bu kırmızı tat etin yanında bittirdi beni. Kurban etini yiyemeyen "ben taze et yiyemiyorum kokuyor" diyen çok tanıdığım var. Halt ediyorsunuz diyorum, taze et kıyma yapılmadığı sürece mis gibi yenir ki az pişirirseniz daha bir güzel olur tadı, (pembe olcak içi) sosları ve baharatları doğru kullanmayı bilin yeter. (vejetaryenleri anlamıyrum zaten ki vegan milleti uzak olsun benden)

*
Msn'den sıkıldım yeni bir şeyler bulsun biri.

*Salı günü How I Met Your Mother'ın 3. sezon bölümlerini verdi cenebece-e oturup izledik yine (ki tüm sezonlarına sahip olduğum tek dizi) yeni sezona bakayım diye googleladım diziyi falan. Çok şaşırdım ama Bro Code diye bir kanunname gerçekten varmış. Hani dizi sayesinde piyasaya sürülmüş mini bir kitap (yoksa o kadar saçma birşey gerçek olmaz yahu) afilli bir cildi var özendim yalan değil. Erkek olsam alıp arkadaşlar arasında geyik yapardım. Irish Pub lazım ama NY'ish değil de Bostonvari. Param olsu şu an açardım bir tane! Cheers gibi böyle...

*Bu akşam, vakti olan Beyoğlu Hayal'e gitsin benim yerime de izlesin Stefan Schwerdtfeger'ı (2 kere yanlış yazıp google a baktım evet)

*

Geçen gece CnnTürk Cirque du Soleil:Corteo performansını yayınladı. Daha önce Alegria, Qudiam ve Varekai gösterilerini izlemiştim. Tek kelimeyle muhteşemdi klişesini kullanmaktan çekinmeyeceğim bir gösteriydi, televizyondan izlemek bile heycanlandırdı beni.






Bu arada Çağan Irmak'ı tanıyor falan değilim. :D

Bayram bitti sonunda oh be!

01 Aralık 2008

Akşam Olunca Eve Dönüş Yolunda Dinlenen Şarkılar Vol.2



Bir de buna bak =)

*monochrome: tek renkli, siyah-beyaz

elyaf gibi ve biraz da golden the pony boy

.
.
.


öyle bir durum ki anlatsan anlatılmıyor hani.

korku gibi aslında,

ama kelime anlamı yok tam.

Kırmızı ile bir muhabbet olmuştu alt alta 3 nokta ne demektir diye,

anlatamamıştım tam,

nefes alır ya kelimeler yazarken onu söylemiştim,

bu da yazmaya başlamadan nefes alan yazarın işareti aslında.

aslında çok şey vardı yazacağı ama nerden başlayacağını bilemedi çok nefes aldı nefes verdikçe kaybetti sözlerini, nefesiyle havaya karıştılar, noktaları kaldı ardlarında...

Gael Garcia geldi bu haftasonu, gidip merhaba üstad diyemedik, bir acı kahve içemedik, haberimiz olmadı, ilgisizleştik kendi dertlerimize dalıp.

dünya gözüyle bir onu bir de Buscemi'yi göresim var, bir de arka bahçeme Yann gelse mum yaksak...

iyi olmak gerek, biraz can...




Çalışma bir sır ve çok güzel.

Her Şey Yerli Yerinde

Babam öldü. (şekere bağlı kalp yetmezliği -covid nedenli- babam şeker gibi adamdı zaten) Yeğenim doğdu. (kendime teyze diyorum, hiç zorlanma...