10 Ekim 2008

.
.
.

Gidebilirim aslında. Hem de 4 gün içerisinde. Ama yalnızlık feci koyar...

Birilerini arar hep gözüm sonra ruhum melankoliye sarar.

Eiffel'in altındaki bir küçük caféde garsonluğa başlarım, kimsenin ilgisini çekmem, maaşımı şarap ve peynir olarak alırım, belki biraz da croissant...

Bir minik odacıkda yaşayabilirim. Balkonu olur 3metrekarecik, her yanı fesleğen kokan... Bir bisiklet eski, kırmızı... Radyo ve gramafon tozlu sıcak... Tek parça elbiseler ve babetler, sadece Pazar günleri giymek için. Bir yazı masası ve kurşun kalemler... Tüm mal varlığım.

Radyo'da Mahler çalar her akşam belki biraz da Schubert. Bazı geceler Aznavour, Piaf ve Mathieu çalarım belki... Her akşam french vanilla cappuccinomun yanına bir doz Benjamin Biolay alırım, basit yaşarım... Koşturmam gereken işler-kişiler olmaz.

Arada ziyaretime gelirsin yanıma kıvrılıverirsin. Gelirken bir şişe Çankaya Beyaz getirirsin. Yarım kalmış hikayelerimi bitirmiş olurum yüksek sesle ilk sana okurum...

Gideceğin akşam 短歌 çalarım arkandan. Ne daha büyük bir ev ne daha çok para ne daha fazla insan isterim o zaman.

Gidebilirim aslında 4 gün içerisinde. Bir daha dönmem belki de... Artık bekleme beni Ortaköy sahilde...

3 yorum:

Pandora dedi ki...

tam ihtiyacım olan şey
bugün tek parça elbise ve babetle pazar deil ama cumartesi yollardaydım...
2 3 foto al yanına yalnızlık geçer alışırsın zaman geçiyor zaten öle böle
belki seneye bende gider bi yerlere

hebelehübele dedi ki...

hadi kalk...
oyalanma...
ben cıktım bileeee......

görünen isim dedi ki...

senin pogon gelmiş anladım

Her Şey Yerli Yerinde

Babam öldü. (şekere bağlı kalp yetmezliği -covid nedenli- babam şeker gibi adamdı zaten) Yeğenim doğdu. (kendime teyze diyorum, hiç zorlanma...