İnsanın en çekilmez tarafı (insan olduğu gerçeğini bir kenara bırakacak olursak eğer) bağlı olduğunu savunduğu ahlak ilkelerinin olmasıdır. Hiçbir insan gerçekte ahlaksız olduğunu veya toplumun yüz kızartıcı bulduğu bir ya da daha fazla olguyu eyleme dökmekten büyük haz alacağını itiraf edemez. Çünkü toplumlarda yaşayan insan, diğer bireyleri memnun edici eylemlerde bulunduğu sürece mutlu olabileceği öğretilerek büyütülmüştür.
Peki bu gerçeklikten sıyrılabilen kaçımız var?
3 yorum:
Koymuşsun çocuğu azizim...
Azınlıktaki bir kesimi oluşturan insanlar vicdanlarını farkındalıkla dolu zihniyetleri yardımıyla rahatlatırken, toplum da vicdanını bu gerçekliği yok sayarak ya da onu yok ederek rahatlatır. Sözünü ettiğin "özünde farkındalık"; teoride iç gıdıklayıcı, pratikte tehlikelidir, en azından cadı damgası yiyip yakılmak istemiyorsan...
ayrıca vicdan ne kadar abartılı bir kelimedir, onun yerine başka birşey bulamaz mıyız?
içinde bulunduğumuz totaliter yapıyla alakalı sanırım bu. 'öteki' olmak, başımıza gelebilecek en kötü şey olarak gösteriliyor. bu noktada cadı örneği önemli.
bana kalırsa pek mümkün değil. sıyrılmak ve yaşamak, hele ki bizim toplumuzda imkansız. 'yabancı' okuyabiliriz en fazla.
Yorum Gönder