31 Temmuz 2009

Mevsimler çok çabuk değişiyor gibi.


Tamamen, yazmaya başlayabilmek adına aklıma gelen ilk cümleyi zırvalayışımdı bu. Ama kötü de durmadı, kırmayın kalbimi bunun için.

Bir 10-15 gün detoks yapacağım bünyeme. "Ah keşke" lerimle "belki sonra" larımı kafadan listeleyip "hadi canım ordan" ile başlayan cümleler kuracağım, savunma hattına adam çekeceğim, karşı kaleye yığıldı hepsi çok bi bok varmış sanki gol atabilecekmişiz gibi. Toparlayıp ayar çekmem lazım yoksa bir ani atak ile golü yiyeceğiz ve 90+ bilmem kaçıncı saniye de o an bitecek, düdüğü çalacak bir kendini bilmez. (tamam ya futbol izliyim bence, özledim herhalde alıntıya bakılırsa.)

Aslında çok yazasım var ama ne yazacağıma karar veremiyorum. Hani biliyorsunuz zaten sosyal mesajlar veya süpsüper açıklayışlar bulunmuyor bu sayfada. Olduğunca kişisel kusmuksal zırvalamasyon. Kusmuk dedim ya bugün uzun zaman önce farkına vardığım birşeyi yüksek sesle söyledim ki ev ahalisinin de bilgsi olsun. Kusmadan önce arka arkaya 3-4 kere hapşuruyorum ben (hapşurmak! tdk ya bakın bence, bilmiyorum tam.) Sonra ver elini klozet. İnsan rahatlıyor aslında ama o duruma gelmek kötü bazen.

Şimdi sana küçük bir soru soracağım.

"Herşeyin bir yeri ve zamanı olduğunu düşünmüyor musun?"

Bu arada kahvemiz de bitti.


29 Temmuz 2009

.


Kitap yazar gibi anti-tezler üretesim var.

- O dediğini Arthur yaptı?
- Schopenhaur?
- Evet.

Gidip biryerlerden bağırasım var. Hani yankılansın falan.

Makarnaaaaaaaaa! Şeklinde bir haykırış olabilir bu. İçinde bulunduğum duruma cuk oturur. (cuk oturmak ne ya cuk oturmak ne! hangi ağzı büzülesicesi bulmuş bu deyişi gelsin 2 çift lafım 5 adet çemkiriğim var olmadı fiziksel şiddet eğilimim var!)

Böyle bu akşam. Sabah canımı sıkıldı, akşam bezdim kendisinden, gece 00.00 sularında toparlanmayı düşünüyorum, hergün bir yılbaşı edasında geçiyor çünkü. (kendini yalancı durumuna düşürmek, ama pek de umursamamak)

- Ya niye HIM dinliyoruz, ergenliğe falan mı dönecez?
- La havleeeee. Bi git amk bi git!
- Sanki gerisini biliyorsun da. La havle'ymiş.
- I know it and i feel it just as well as you do honey it's not our fault if death's in love with us, oh oh, it's not our fault if the reaper holds our hearts, oh...
- Ya kes be tamam gidiyorum zaten, işim gücüm var.

Neden Leonard Cohen'in konser biletleri o kadar pahalı bir kere. Kime hesap sormamız lazım organizatörlere mi yoksa Cohen'in bizzat kendisine mi? Bizler o elit kesmin kıyısına dahi tutunamamış mı sayılıyoruz biletleri pahalı bulunca. Konser için verdiğin para mı belirliyor yani bu tür şeyleri.

- Kesim derken, elit?
- Çikolata markası, takılma sen.

Geçen gece pazar sabahları gülümsemeyi seven bir arkadaşımın bir başka arkadaşıyla muhabbet ettim. Bana; doğru olanın "ne olduğunla kim olmak istediğini karıştırmadan yaşayabilmek" olduğunu söyledi. Önce pek bir anlam veremedim, gecenin bu saatinde normaldir bu tür saçmalayışlar dedim ama ertesi gün uyanınca onun güneşli bir günü tüketirken bu cümleyi kurduğu gerçeği geldi aklıma. Keşke msn muhabbetlerini bilgisayarında saklayan türde insanlardan olsaydım dedim içimden.

- Evde şarabımız var içelim bence.
- Söz verilmiş şarap o.
- İyice saçmala, zaten alıştım ben aldırmıyorum artık.
- Bizim Cohen cdlerimiz nerde lan.
- Korsan cdleri diyorsun, bilmiyorum aramak lazım.

Gidip adamın bir kere bile orijinal cdlerinden almamak da aslında bir utanç nedeni olmalı değil mi? Ama onun savunmasını da yaparım bence. Bir cd parçasının maliyeti nedir okuyucu? Gerçekten bir cd'nin maliyeti nedir ve neden "emeğimin karşılığı" klişesine girmek yerine para kazanmayı düşünmez cd sahipleri. Bu konu hakkında araştırma yapıp beyin kıvrımlarımı gereksiz doldurasımda yok zaten. Daha gereksiz işler için yer ayırmak gerekiyor. Ne kadar daha yaşayacağım belli değil, bünyeyi yormamak lazım.

- Ki zaten Maya takvimine göre 2012'de kıyamet kopacakmış güzelim.
- Mayalar bu işlerden anlasalardı hala aramızda olurlardı Rudolph.
- Kuku diye piramit yapmışlar, ileri görüşlülüğü gör işte, gör de utan!
- Kukuul Kaan o, ve git başımdan.


26 dakika sonra bambaşka biri olacağım. Ajda Pekkan parçasını indirip yeni güne saniyeler kala dinlemeyi planlıyorum, (bariz bir yalan) ya da Sertab Erener'in söylediği buna benzer bir şey daha vardı onu indiririm (yalanı yalanla kapatmaya çalışmak?) O değil ne iğrenç esprilere gebe deyişler var bizde. (yalancı,mum,yatsı...) Aklından geçmedi mi? Bana yalan söyleme okuyucu, bu konuda Master derecem var!

Gidiyorum zaten, 12 dakika kaldı. Phaerdus, Pier ile gelecek televizyon izleyeceğiz.


Benimkisi de; "Kedilere ağlayıp, kuşların yasını tutmak..." zaten :)



28 Temmuz 2009

.

Çok kahve tüketmişim sanırım, geçen gün vurgun yedim.* Kahvesiz geçen 2 saat içinde nasıl oldu da sol frontal lobum burun deliğimden dışarı akıp etrafımdakileri dehşete düşürmedi anlamadım. Hiç inanmazdım şu" kahve içmeden kendime gelemiyorum, başım ağrıyor çok kötüyüm" diyen tiplere. Ama gerçekmiş özür diliyorum kendilerinden, bir daha bilmeden konuşmayacağım. Saygılar tüm kahve tiryakilerine.

- Kaçıncı fincan o Mimiciğim?
- Hmm 11 sanırım.
- E aferin.
- Sağol.

(fincanlar minik ama, coffe and cigarettes style!)

____________________________________________________________________________

Ehliyetimi almam için yatırmam gereken paranın toplamı 275liracıkmış.

Yazılı sınavı 80 ve üzerinden geçtim. (istikrarlı bir insansın Merve diyebilirsiniz.) Geçtiğimiz haftasonu da direksiyon sınavına girdim. Şanslı biri olduğumu söylerim hep ki doğrudur. MEB'in yolladığı komisyon üyesi ortaokuldaki müdürümdü. Anadolu lisesindeki son ortaokul dönemi öğrencileri olduğumuz için de tanınıyorduk tüm okulda veletler olarak. Gerçi beni soyadımdan tanıyıp "ablan ne yaptı, sen nerde okuyorsun şimdi, baban nasıl..." gibi sorular sordu ve sınav parkurunu muhabbet ederek geçtik. Dümdüz kullandım sanki sınav değil de ısınma turu atar gibi. 6 dakikacık kullandım arabayı ve geçtim sınavdan.

- Abla bana birşey yaptırmadı bunlar.
- Nasıl yani?
- Ne geri geri gittim, ne işaretleri sordular, ne kavşakta ne yapılır vs vs. Bir tek rampada durup kalktım.
- Daha ne istiyorsun geçmişsin işte.
- Ya tamam da belki ben manyağım, insanlara çarpmayı falan seviyorum araba kullanırken, ne bileyim belki bagaj kapısı nerden açılıyor onu bile bilmiyorum. İnsan birşeyler sorar yahu.
- Öff Merve manyak mısın?
- Bende onu diyorum ya olm, manyakmışım mesela, ne kadar kolay ehliyet veriyorlar öyle.

Aslında vermiyorlar. 40 lira Trafik Şube'ye, 20 lira Şöfeerler Cemiyeti'ne, 215 lira da Devlet'e vergi olarak ödemediğin sürece alamıyorsun ehliyetini. Ayrıca 40 lira yazılı sınav, 40 lira direksiyon sınavı ve 30 lira da sağlık raporu için veriyorsun. Birde kurs ücreti var.

- Sen şimdi ehliyetim oldu diye seviniyorsun yani öyle mi Mimi?
- Ne biliyim lan! Araba alcam daha onun da vergisi falan varmış.
- Bence manyaksın.
- Ehliyeti kiralayıp parasını mı çıkarsak.
- Bi sahtecilikten içeri girmediğin eksikti.
- Para bascaz demedik lan. Ehliyeti kiralıycaz.
- Heee senin para basma makinesine ne oldu?
- Daha yapamadım ama çalışmalarım sürüyor.

____________________________________________________________________________

Hava o kadar sıcak ki yapılacak en mantıklı şey denize girip evrimleşmeyi falan ummak sanırım.

- Evrim ileri doğru olan birşey, geriye doğru olan değil.
- La havle... Lan bi sus, yazdıklarımı okuma git kahve koy bana.
- Yaz yaz, o diyaloglar olmasa seni okuyacak adam bulabileceksin sanki. Sayfanın hitlerini bana borçlusun.
- Kahve getir Rudolph!

Yakında Bandırma'ya gitmeyi planlıyorum. İlk gidişim olacak bu. Bakalım. Oralarda bir yerde yüzülüyordur kesin, aldığım duyumlar o yönde. Hiç olmadı 5-10 günlüğüne Güney'e inmek gerekecek. Salaş pansiyonlar ucuz şaraplar... Hem yabancılık çekmiyor insan.

Bu sıcakta bilgisyar başında bu kadar oturuluyor sanırım. Bir kaç blog sayfası okuyup kaçıyorum. Uzun süre sesim çıkmazsa anlayın ki evrimleştim.

Gitmeden bugün baktığım eski bir kaç fotoğrafı ve fotoğraflara bakarken dinlediğim parçayı da ekleyeyim. Herşey siz okuyucularım için. Öperim.


Mark Seliger - Johnny Depp photoshoot 2003

* (kahveden vurgun yemek diye bir şey yok tabi ki de, yazar burda derinlik etkisi kazandıracak bir kelime aramış ama o derece donanımlı biri olmadığı için sadece benzerlikten yararlanıp okuyucuya bu kelimeyi kakalamış)

13 Temmuz 2009


En büyük hayalkırıklığımın ne olduğunu düşündüm bugün okuyucu. Akşam eve dönerken minibüsün canımdan yukarı baktım, balkonun iç demirlerine ip bağlayıp salıncak yapmış 12-13 yaşlarındaki bir kız gördüm. Önce gülümsedim sonra çok feci üzüldüm. O kız beni kahretti.

Üşengeçlikten yanımda taşımadığım fotoğraf makinem geldi aklıma ilk, ama bu nafile bir düşünceydi, düşünmek birşeylerin istediğiniz an da varolmasına yetmiyordu çünkü.

Yanımdaki bayana "sizin mutlaka kamerası olan bir telefonunuz vardır, rica etsem şu balkonda sallanan kızın fotoğrafını çekip size vereceğim adrese mail atar mısınız?" demeyi düşündüm. Tabi minibüs çoktan geçmişti kızın balkonunu. Zaten olmayacak bir düşünceydi dedim, iyi ki düşündüğümüz herşey o an gerçekleşmiyordu.

06 Temmuz 2009

Salonda spor yapan kokoş tiplere katıldım.

Tabi benim süpsüper eşofman takımlarım falan yok, tarzım değil. (tarzı değilmiş, haspam!)

Bir de üstüne para veriyorum, 2 gün spor (karmaşık böyle step bilmem ne vs.) 1 gün pilates.
Alt kat komşumuz da benimle geliyor tatile çıkmasına 3 hafta mı ne kalmış bir kaç kilo vermesi gerekiyormuş. (kiraz diyeti yapsana, akşama kadar klozette oturursun ama olsun işe yarar bir detox şekli.)

Bazen boş bir anıma denk geliyor ve;

- Mimi sende benimle gelir misin, arkadaş olursun bana.

...türündeki yaklaşımlara tav oluyorum.

- Olur gelirim 1 ay spor yaparım bende seninle.

Hadi bakiim, yolun uzun yavrucuğum.

...

Ehliyet sınavına girdim geçen gün. Çok kolaymış lan. Ehliyeti alırım yani kesin. Direksiyon dersleri de matraktı. Araba kullanmamın 2. günü transit yolda 5.vitesde gittim, gözetmenim "sen ilk kez araba kullandığına emin misin kızım?" deyip güldürdü beni. Dağa tepe tırmandım arabayla, eğimli yolmuş bozuk köy yoluymuş vs. zordu ama eğlenceliydi de. O yollardan sonra asfaltta bastım gaza, bastım gaza.

Eğitim aracımın adını da "Fıstık" koydum.

...

Bir arkadaşımla karşılıklı içeceğiz diye sakladığım bir şarap vardı (kaç ay olmuştu 9 mu ne) ellemiyordum ona hiç. Bugün açtım. Şarap yattığı yerden belli olurmuş hacı. Üstünü toz kaplasın falan sorun değil. Yatacak böyle sere serpe ahşabın içinde karanlıkta, en yavan şarap ortalama üstü olur.

1 şişe şarap = + 30dk. daha adımlamaca

...

Gelirim yine buralara, görüşürüz bence.


Her Şey Yerli Yerinde

Babam öldü. (şekere bağlı kalp yetmezliği -covid nedenli- babam şeker gibi adamdı zaten) Yeğenim doğdu. (kendime teyze diyorum, hiç zorlanma...