13 Ekim 2012

Hayat...


...gerçekten sürprizlerle dolu, bazıları hoşuma gidiyor bazıları gücüme ama hayata gönül koyamıyorum yine de...

Ruhani felsefe zırvalarını seviyorum, gerçekten. Tanrılar veya diğer tılsımlı her şey... İstediğini seçebilirsin çünkü dünya gerçekten büyük ve karmaşık bir yer ve inan ki bir birey olarak, kendin olarak, aslında kimsenin umurunda değilsin. Hangi tarafta olduğun önemli değil işte bu yüzden. Çünkü sen yokken de vardı o taraf sen gidince de var olmaya devam edecek, yeni piyonlarla... Ama benim sana anlatmak istediğim bu değil. Hiç de olmadı.

Hayat gerçekten inanılmaz bir espri anlayışına sahip. Ben kendiminkini biraz sarkastik, biraz karamsar ve gayet ukala buluyorum. Onu böyle kabul ediyorum, siyah mürekkebi ve renkli cicozları sevdiğim kadar çok seviyorum... Ve ona bir kimlik veriyorum, bir yüz bir beden ve ses tonu... Her an değişkenlik gösteren. 12 Ekim'in 17:44'ünde kızıl saçlı, yeşil gözlü bir adam şu an hayatım ve dışarı çıkıp içmeye gitmemizi çok ama çok istiyor, masamın karşısına oturmuş bu saatte hala iş yerinde olmamızın ne büyük bir ahmaklık olduğundan bahsediyor, "daha 26 yaşındayız dostum, sadece 26!" diyor. Ben sadece gülümseyip sigarasını içişini izliyorum bunları yazarken, bu akşam içmeye gitmeyeceğimizi biliyorum.

Aslında anlatmak istediğim bunlar değildi, belki başka zaman.

Fotoğraf: Richard Ashcroft, kim bilir nerede ne zaman.



Hiç yorum yok:

Her Şey Yerli Yerinde

Babam öldü. (şekere bağlı kalp yetmezliği -covid nedenli- babam şeker gibi adamdı zaten) Yeğenim doğdu. (kendime teyze diyorum, hiç zorlanma...